Öfke, Sevgi ve Varoluş: Bir Yolculuğun Öyküsü
Çok kızıyorum kendime. Çok öfkeleniyorum ama bir o kadar da öpüyorum alnımdan kendimin.
Şimdiye kadar nelere göğüs gererek, neleri alttan alıp hep içine atarak, nelere susup sineye çekerek, neleri nasıl olsa düzelir, geçer, değişir diye umut ederek, ne değersizlikler görüp belirsizlikler yaşayarak, ne beklentiler girip karşılığını göremeyecek, anlaşılmak için saatlerce kendini anlatmaya çalışarak veya bazen sadece susarak buralara kadar gelmişim tek başıma.
Bunca sıkışmışlığın, bunca baskının bunca manipülasyonun karşısında yenilmeden, düşmeden dimdik durabilmişim bir başıma.
Herkesin karşısında. Belki tam anlamıyla “ben” olamamışım.
Belki bireylik vasfını tek başıma taşıyamamışım ama bir yerlere getirebilmişim kendimi.